21 Mayıs 2011 Cumartesi

SOSYAL YETERLİLİK VE SOSYAL BECERİLER

Sosyal Yeterlilik

                Bireysel farklılıkların rahatlıkla gözlenebildiği okul ortamlarında bazı öğrencilerin çekingen ve içine kapanık, bazılarının saldırgan ve kavgacı oldukları, arkadaş edinmede güçlük çektikleri, teneffüste yalnız başına oturdukları, derslerde grup etkinliklerine katılmadıkları, sınıfta söz alıp konuşmadıkları, yaptıkları işte güçlük çekmelerine karşın yardım istemedikleri gözlenmektedir. Bu becerilerde yetersiz olan öğrencilerin yanı sıra arkadaşlarıyla oynayan, işbirliği yapan, eşyalarını paylaşan öğrenciler bulunmaktadır. Öğretmenleri ve anne babaları tarafından sosyal yönden yeterli bulunan bu çocuklar, okulda ve toplumsal yaşamda da başarılı ve uyumlu olarak tanımlanmaktadırlar (Çiftçi ve Sucuoğlu, 2010:19).

                Sosyal yeterlilik, insan yeteneklerinin temel özelliklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Thorndike (1920) üç tür zekâdan bahsetmiş, bunların içinde sosyal zekanın, diğer bir deyişle, sosyal yeterliliğin de yer aldığı belirtilmiştir(Akt. Altınoğlu –Dikmeer, 1996). Sosyal yeterlilik kavramları 1941’li yıllarda Doll tarafından tekrar ele alınmış ve sosyal yeterliliğin bireyin bağımsızlığını ve sosyal sorumluluklarını karşılamadaki etkililiğini gösteren önemli ölçütlerden biri olduğu vurgulanmıştır (Akt. Avcıoğlu, 2001).
                Sosyal yeterlilik ve sosyal beceri kavramları genellikle aynı anlamda kullanılmalarına karşın birbirlerinden farklılardır (Çakıl, 1998). MacFall’a(1982) göre sosyal beceriler, bireyin sosyal sorumluluklarını yerine getirmek amacıyla sergilendiği davranışlardan oluşmaktadır. Bireyin yakın çevresinde yer alan anne baba, yaşıtlar ve öğretmenleri tarafından bu davranışlarının bir norm grubu ya da önceden belirlenen bir ölçüte göre karşılaştırılması sonucu elde elden yargılar ise sosyal yeterliliği oluşturmaktadır (Akt. Dökmen, 1995). Kerr ve Nelson (1989) bireyin sosyal yeterliliğinin, sahip olduğu sosyal becerileri uygun yer, zaman ve ortamlarda sergilemesi sonucu, çevreden aldığı olumlu geri bildirimlerle geliştiğini belirtmişlerdir(Akt. Kuzgun, 1998).
               Hops ve Finch (1985) sosyal yeterlilik kavramının, hem sosyal hem de sosyal olmayan becerilerin (motor, dil, bilişsel becerileri) içerdiğini, bu becerilerin birlikte ve olumlu yönde gelişmesinin bireyin sosyal yeterliliğini arttırdığını ifade etmişlerdir (Akt. Akkök ve Sucuoğlu, 1990).
                Sargent (1991) sosyal yeterliliği girdi, süreç ve çıktı açısından ele alarak açıklamıştır. Bu açıklamaya göre; sosyal yeterlilikte girdiyi, kültürel belirleyiciler oluşturmaktadır ( Akt. Aydın, 1985)
               Bunlar bireyin yaşadığı sosyal kültürün sosyal değerleri, toplumun gelenekleri, aile üyelerinin rolleri ve sorumlulukları, gelenekler, kişiler arası ilişkilerdeki kurallar, ortama özgü davranışlar, din, ırk gibi özelliklerin tümüdür ve bireyin yaşamında yer alan sosyal yeterliliğin oluşmasında ham girdiyi oluşturan niteliklerdir. Sosyal yeterliliğin süreç kısmı; sosyal etki, sosyal biliş ve sosyal becerilerden oluşmaktadır. Sosyal etkiler, bireyin başkaları tarafından nasıl görüldüğü ve algılandığını (neşeli, hevesli, kibar, bağımsız, esprili, kendine güvenli gibi) gösteren, bireyin başkaları üzerinde yarattığı etki olarak tanımlamakta, sosyal yeterlilik kavramının dıştan gözlenebilen bir boyutu olarak görülmektedir. Sosyal biliş, Greenspan’a (1979) bireyin çeşitli sosyal ortamlar arasındaki farkı algılaması ve yorumlaması, bunun sonucunda da her sosyal ortamın özelliklerine uygun sosyal davranışlar ortaya koymasıdır. Sosyal bilişin gelişebilmesi için empati kurma ve sosyal problem çözme becerilerinin kazandırılması çok önemlidir. Sosyal beceriler ise sosyal yeterlilik kavramının davranışlardır ve geniş bir yapı olan sosyal yeterliliğin bir parçasıdır. Sosyal etki, sosyal biliş ve sosyal becerilere sahip olan bireyin çıktı olarak olumlu sosyal sonuçlar elde edebileceği belirtilmiştir. Bireyin kendine güve ve saygı duyması, anne ve babası, arkadaşları ve öğretmenleri tarafından sosyal kabul görmesi, olumlu kişilerarası ilişkiler kurması, bağımsız, ve üretken ve mutlu bir yaşam sürmesi sosyal yeterliliğin olumlu çıktıları arasında yer almaktadır. Bir süreçte bireyin var olan girdileri yaşantılarıyla işlemesi sonucunda olumlu çıktı elde etmesi sosyal yeterlilik olarak açıklanmıştır (Akt. Akkök, 1999).
               Reschly ve Gresham (1981) sosyal yeterliliğin iki boyuttan oluştuğu belirtilmiştir. Bunlar; uyumsal ve sosyal becerilerdir. Grossman’a göre uyumsal davranış, bireyin kendi yaşını ve kültür grubunu ölçütlerine uygun olarak davranmasıdır. Uyumsal davranışlar, bağımsız yaşam için gerekli yaşamlar ile bireyin fiziksel gelişimi, kendini yönetmesi, bireysel sorumlulukları yerine getirmesi ve işlevsel akademik beceriler kazanmasını sağlayan pek çok beceriyi içermektedir (Akt. Kuzgun, 1998). Leland (1978) zekânın değerlendirilmesinde uyumsal davranışların bir ölçüt olarak ele alınması gerektiğini, zeka ile uyumsal davranışlar arasında olumlu yönde bir ilişkinin olduğunu belirmiştir, zeka bölümleri yüksek olan bireylerin, uyumsal davranışları çabuk öğrendiklerini ve sosyal uyumlarının yüksek olduğunu açıklamıştır (Akt. Kırcaali- İftar ve Tekin, 1997).
               Sosyal beceriler, üç alt kategoriden oluşmaktadır. Bunlar; kişilerarası davranışlar (konuşma becerileri, işbirliği yapma, oyun oynama gibi), kendisiyle ilişkili davranışlar (duygularını ifade etme, ahlaki davranış, kendisine yönelik olumlu tutum geliştirme gibi) ve sorumluluklarını yerine getirme, yönergeleri takip etme, işe gitme, işini tamamlama, bağımsız olarak çalışma gibi görevlerle ilişkili davranışlardır (İpek, 1998).
               Reschly ve Gresham’ın (1981) önerdiği bu modele, Gresham (1986) üçüncü bir alt kategori olarak akran kabulünü eklemiştir. Bu modelde akran kabulü, sosyal yeterliliğin bir parçası olarak düşünülmüş olmakla birlikte, yeterli sosyal davranışların bir sonucu olarak açıklanmaktadır (Akt. Çiftçi, 2001). Yeterli düzeyde uyumsal davranış ve sosyal becerileri olan bireyin, akranları tarafından kabulünün yüksek olacağı ifade edilmekte, sosyal becerilerin, uyumsal davranışların ve akran kabulünün ölçülmesi ve değerlendirilmesiyle bireyin sosyal yeterliliği konusunda bilgi edinilebileceği, bu boyutlarda yetersiz olan bireylerin sosyal olarak yeterli olamayacakları kabul edilmektedir (Akkök, 1999).
              Sosyal beceriler geniş bir yapı olan sosyal yeterlilik kavramının bir parçasıdır. Sosyal becerilerin tanımlanması oldukça güçtür. Bunun nedeni, bu becerilerin, kişilik, zeka, dil, algı,değer, tutum, becerinin kullanıldığı ortam gibi çeşitli değişkenlerden etkileniyor olmasıdır. Sosyal becerileri etkileyen değişkenlerin çok ve karmaşık olması, sosyal becerilerin farklı disiplin alanlarında çalışan kişilerin (sosyal çalışma, eğitim, psikoloji, psikiyatri, özel eğitim ve psikiyatri hemşireliği gibi) ilgili alanı içinde olması ve her disiplin alanının karma bakış açısındaki farklılıklar nedeniyle çeşitli tanımlar yapılmıştır (Dökmen, 1995). Gumple (1994) sosyal beceriler konusunda ortak bir tanım eksikliğinin, sosyal beceri eğitim programlarının gelişimini engellediğini ifade etmiştir(Akt. Akkök, 1999).
             Bates ve Harvey, sosyal becerileri, bireyin kişilerarası hem olumlu hem de olumsuz duygularını, sosyal ödül kaybetme endişesi duymaksızın ifade edebilme becerisi olarak tanımlarken (Akt. Çakıl, 1998), Sorias (1986) kişinin olumlu ya da olumsuz duygularını uygun bir biçimde anlatabilmesi, kişisel haklarını savunabilmesi, gerektiğinde başkalarından yardım isteyebilmesi ve kendisine ters gelen istekleri geri çevirebilmesini sağlayan becerileri sosyal beceriler olarak tanımlamıştır.
             Sosyal beceriler, bireyin sosyal ortamlarda olumlu sosyal sonuçlar elde etmesini sağlayan öğrenilmiş davranışlardır. Bu soysal becerinin sergilenmesi birden fazla davranışta bulunmayı gerektirmekte, bu davranışlar sosyal davranışlar olarak adlandırılmaktadır. Sosyal davranışlar; bireye özgü gözlenebilen davranışlardır ve sosyal becerilerin alt bileşenleridir. Sosyal bir beceri olan selamlaşmanın beceri analizi yapıldığında göz kontağı kurma, el sıkışma gibi alt beceri basamakları elde edilmekte, her bir basamak bir sosyal davranış olarak kabul edilmekte ve bu basamaklar birleşerek sosyal beceri oluşturmaktadır (Poyraz Tüy, 1999).
  1. Akkök, F. Sucuoğlu, B. (1990). Aile rehberliğinin yuvaya yeni başlayan çocukların sosyal becerilerinin gelişmesine etkisi. Psikoloji Seminer Dergisi Özel Sayısı. İzmir: Ege Üniversitesi Basıme
  2. Altınoğlu- Dikmeer, İ. (1996). Sosyal beceri eğitiminin içe dönük ergenlerin içe dönüklük düzeylerine etkisi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi,Ankara Üniversitesi, SBE, Ankara.             .
  3. Akök- Sucuoğlu, (2001).İşitme engelli çocuklara sosyal becerilerin öğretilmesinde iş birlikçi öğrenme yaklaşımı ile sunulan öğretim programının etkililiğinin incelenmesi. Yayınlanmamış doktora tezi, Ankara Üniversitesi, EBE, Ankara.
  4.  Aydın, A.G. (1985). Sosyal başarı eğitimiyle sosyal beceri eğitiminin çocuklarda öğrenilmiş çaresizlik davranışının ortadan kaldırılmasına etkisi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Hacettepe Üniversitesi, SBE, Ankara. 
  5. Çakıl, N. (1998). Grupla sosyal beceri eğitiminin üniversite öğrencilerinin yalnızlık düzeyleri üzerindeki etkisi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Hacettepe Üniversitesi, SBE, Ankara.  Dökmen, Ü. (1995). Sosyometri ve psikodrama. İstanbul: Sistem Yayıncılık.
  6.  Dökmen, Ü. (1995). Sosyometri ve psikodrama. İstanbul: Sistem Yayıncılık. , Y. (1998). Rehberlik ve psikolojik danışma. Ankara: ÖSYM Yayınları.
  7. Kuzgun, Y. (1998). Rehberlik ve psikolojik danışma. Ankara: ÖSYM Yayınları.
  8.  Poyraz Tüy, S. (1999). 3- 6 yaş arasındaki işitme engelli ve işiten çocukların sosyal beceri ve problem davranışları yönünden karşılaştırılmaları.  Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi, SBE, Ankara. 
  9. Yüksel, G. (1996). Sosyal beceri eğitiminin üniversite öğrencilerinin sosyal beceri düzeyine etkisi. Yayınlanmamış doktora tezi Gazi Üniversitesi, EBE, Ankara.




http://www.yaraticidrama.org/content/view/125/113/


2 yorum:

  1. çok beğendim işime çok yaradı ellerinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  2. merhaba sibel hanım... güzel ve keyifli bir gün diliyorum... blogunuz çok güzel. güzel bir başlangıç yapmışsınız. ancak yazmayı bırakmışsınız. umarım devam edersiniz yazmaya..

    YanıtlaSil